Geleneksel Arıtmadan Farkımız Nedir?

  • Arıtma Kimyasallarını %95'e Kadar Azaltabiliyoruz

  • Kurutma ve Yakma Olmadan Arıtma Çamurlarını %97'ye Kadar Hacimce ve Ağırlıkça Azaltıyoruz

  • Arıtmanın İşletme Maliyetini %80'e Kadar Azaltabiliyoruz

  • Arıtma Arazisini %80'e Kadar Küçültebiliyoruz

  • Arıtma Sistemlerimizde Biyolojik Arıtma Yok, İhtiyaç Duyulan Devasa Havalandırma Havuzları YOk, Blower Yok, Biyolojik Çamur Yok

  • Atıksu Arıtma ve Geri Kazanma Süresi 30 ila 180 Dakika Arasında Olduğundan ve Biyolojik Arıtma Olmadığından Çok Az Alan Yeterli Oluyor

  • Mevcut Havalandırma Havuzlarını Büyütmeden Biyolojik Arıtma Kapasitesini 2,5 Kata Kadar (%250) Arıtabiliyoruz

  • Mevcut Arıtmanın Altyapısını Değiştirmeden, Yeni İnşaat Sahalarına Gerek Kalmadan Paket Atıksu Geri Kazanım Konteynerlerini Çok Kısa Sürelerde Çalışır Halde Teslim Edebiliyoruz. Fabrikada Yer Sıkışıklığı Söz Konusu ise Konteynerleri Üst Üste Koyarak Yerden Tasarruf Edebiliyoruz

  • Tek Konteynerle 10.000 m3/gün' e Kadar Atıksu Arıtımı Yapabiliyoruz

  • Araç Üstü Mobil Atıksu Arıtma ve Geri Kazanım Sistemleri ile Lokal Uygulamalar Yapabiliyoruz (Arıtma, Koku ve Renk Giderme, Dezenfeksiyon, Suyun Oksijen Seviyesinin Yükseltilmesi, Müsilaj ve Alg Giderimi vb.)

  • Arıtma Tesislerini Biyogazdan Elektrik, Geri Kazanım Suyu Satışı Gibi Gelir Getiren Bir Biyorafineriye Dönüştürebiliyoruz

  • Arıtma Tesislerinin Karbon Ayak İzini %80'e Kadar Azaltarak Karbon Ticaretinden Gelir Elde Edilebilmesinin Önünü Açıyoruz

Tehlikenin Büyüklüğünün Farkında Mıyız?

  • Avrupa Birliği, dünya ticaretinde tanımlı 350.000'den fazla kimyasal maddenin olduğunu, her yıl 1.500 kadar yeni kimyasal bileşiğin de ticarileşerek piyasaya sürüldüğünü, bunların 25.000 kadarının zehirli ve kansorejen olduğunun ispatlandığını, diğerlerinin orta ve uzun vadede ne tür tehlikeler içerdiğinin henüz belirlenemediğini, bu kimyaslalların tamamının havay, suya ve toprağa karıştırğını açıkladı.
  • Birleşmiş Milletler, 2023'te küresel kaynama çağının başladığını, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinin tüm dünyada görüldüğünü, küresel kuraklığa bağlı kitlesel göçlerin başladığını, 2023'ün ilk 7 ayında kuraklığa bağlı 130 milyondan fazla insanın suyun nispeten daha fazla olduğu bölgelere göç ettiğini açıkladı.
  • Önümüzdeki bir kaç yıl içinde su kıtlığı kaynaklı olarak 2milyar insanın yer değiştirmek zorunda kalacağı bildirilmekte, ülkeler arasında su savaşlarının başlayacağına kesin gözüyle bakılmaktadır.
  • Su kaynakları ülkelerin stratejik varlıklarıdır. Ülkemiz; Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, Akdeniz ve Karadeniz'in kesişim noktasında ve yüksek askeri ve stratejik risk altındadır. Herhangi bir savaş durumunda su kaynaklarının zehirlenmesi veya biyolojik saldırıyla hastalık yapıcı mikropların sulara aşılanması riski, tüm zamanlardan daha yüksektir. Sivillerin su kaynaklarına saldırı yapılabileceği gibi askerin kullandığı sulara da kimyasal ve biyolojik saldırılar yapılabilir.
  • Türkiye sınırına kuş uçuşu 30 km. mesafede bulunan, Van Gölü'nün 1,5 katı büyüklüğündeki İran'ın en büyük gölü Urmiye Gölü, kuraklık nedeniyle tamamen kurumuş durumdadır.
  • Küresel ısınmaya bağlı olarak barajlarımızdaki suların %45'i buharlaşmaktadır. Türkiye, dünyada küresel ısınmadan en fazla etkilenen Akdeniz kuşağında yer almaktadır.
  • Birleşmiş Milletler'e göre dünya çapındaki atıksuların %80'inden fazlası arıtılmadan çevreye salınıyor.
  • Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hastalıkların %80'inin su kaynaklı olduğunu açıkladı.
  • Dünyada su tüketimi çok hızlı bir şekilde artarken çevre kirliliği ve sanayileşmeden dolayı temiz su kaynakları hızla azalmaktadır. Bir sektörden örnek vermek gerekirse; sanayide kullanılan suların %20'sinin tekstil sektöründe kullanıldığı, bu sektörün 8.000'den fazla kimyasal kullandığı, bu kimyasalların yoğun su kullanımı nedeniyle suya karıştığı, geleneksel arıtma sistemlerinin bu tür binlerce zehirli kimyasalları içeren atıksuları arıtamadığı için olduğu gibi derelere ve barajlara deşarj edildiğini net olarak söyleyebiliriz. Avrupa Komisyonu raporlarında bir kot pantolon ve bir tişört için harcanan su miktarının 20 ton olduğu, tek bir tişörtün üretiminde, tarladaki pamuk üretiminden başlayarak 2,7 ton su kullanıldığı açıklanmıştır.
  • Tarım Bakanlığı raporlarında 2023'te Türkiye'de sanayinin su talebi yıllık 7 milyar ton iken önümüzdeki 7 yıl içinde yeni sanayi yatırımları sebebiyle su talebinin %70 artışla 12 milyar tona çıkacağı belirtilmektedir.
  • Türkiyede 391 OSB'de 90.000 fabrika bulunmakta, her geçen yıl yeni OSB'ler hayata geçirilmekte ya da mevcut OSB'ler genişletilmektedir. Türkiye'deki sanayinin sadece %45'i OSB'lerde bulunmakta, kalan %55 üretim OSB'ler dışında gerçekleşmektedir. OSB'lerdeki sanayi parseli, aşırı yer talebi nedeniyle önümüzdeki 5 yıl içinde %100 artışla 2 katına çıkarılacaktır.
  • Türkiye'deki bir deri OSB'nin günlük su ihtiyacı 30.000 tondur ancak yeraltı suları kuruduğundan fabrikalara günde birkaç saat su verilebilmektedir. 400 fabrikalı bu OSB çok derin sondajlar yapmasına rağmen suya ulaşamadığı için tüm OSB'yi daha sulak bölgelere taşımak için yer aramaya başlamıştır. Sorun şu ki Türkiye'nin doğusundan batısına her bölge kuraklıktan muzdarip durumdadır.
  • Marmara Bölgesindeki 98 OSB'de 34.000 fabrika üretim yapmakta olup Türkiye'deki toplam sanayi üretiminin %60'ı Marmara Bölgesinde gerçekleşmektedir. Türkiye'nin en büyük 100 sanayi kuruluşunun 42'si İstanbul'da bulunmaktadır. Nüfusun 1/3'üne denk gelen 27 milyon nüfusu barındıran Marmara'nın toplam temiz su talebi inanılmayacak kadar büyük olmasına karşın yağışlar 2022'ye göre %90 azalmış durumdadır. Sadece İstanbul'un günlük su tüketimi 2,5 milyon tondur. Kuraklığa bağlı susuzluğa ilave olarak deprem riski nedeniyle fabrikalar diğer bölgelere taşınmaya başlamışlardır. Ancak su kıtlığı, taşındıkları bölgelerde de ciddi bir tehdit halini almış durumdadır.
  • Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat kapsamında 1 Ocak 2026'dan itibaren karbon ve su ayak izini azaltmayan Türk ihracatçılarına ve bunların alt tedarikçilerine yaptırım uygulamaya başlayacak ve kademeli olarak Avrupa'ya mal satışını tamamen yasaklayacaktır. Türk sanayicisini önünde, çözmesi gereken çok sıkıntılı bir süreç bulunmaktadır. Türkiye'de üretilen malların %50'si Avrupa Birliği'ne satılmaktadır. Türkiye'deki ihracatçıların ise %90'ı Avrupa'ya mal satmakta, dolayısıyla yaptırım içeren AB Yeşil Mutabakatı'ndan doğrudan etkilenmektedir.
  • Türkiye'de 25 su havzası bulunmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse Gediz Havzası 7,5 milyon nüfusu barındıran Kütahya, Uşak, Manisa, Denizli ve İzmir'i içine almaktadır.80 civarında kola ayrılan Gediz Nehrine 11 OSB atıksu arıtma tesisi, 3'ü büyükşehir belediyesi olmak üzere 40 kadar belediye atıksu arıtma tesisi ve 40 kadar da büyük sanayi kuruluşları ve fabrikalar olmak üzere toplamda 90'dan fazla arıtma, Gediz'e deşarj etmektedir. Bu geleneksel arıtma tesisleri atıksulardaki onbinlerce kimyasalı arıtmaktan çok uzaktır. Çevre Bakanlığı belli başlı birkaç parametreye bakarak atıksu deşarj izni vermekte olup maalesef atıksudaki binlerce zehirli maddeyi tespit edecek altyapıya sahip değildir. Bu sular Ege'deki birçok barajda toplanarak bölgenin içme suyu rezervini oluşturmaktadır. Bu sular maalesef havzadaki tarımsal sulamada da kullanılmaktadır. Türkiye'nin diğer su havzalarında da durum bundan farklı değildir.
  • Türkiye'nin tahıl deposu Konya Ovası'nda 60.000'i kaçak ve ruhsatsız 90.000'den fazla kuyu olması sebebiyle yeraltı suları hızla çekildiğinden 2.600'den fazla obruk oluştuğu açıklanmıştır. Küresel kuraklığa karşın nüfustaki artış da eklendiğinde "Gıda ve Su Güvenliği" dünyanın yakın gelecekteki en önemli sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • Gıda sektörü topraktan endüstriye, günlük hayatımıza akseden, diğer tüm sektörlerle ilişkisi olan, en önemlisi ise iklimsel etkenlerden en fazla etkilenen alanlardan bir diğeridir. Bitkisel üretime uygun verimli toprakların son sınırına gelinmiş olması nedeniyle, artan nüfusla birlikte kişi başına düşen tarımsal alan miktarı azalmaktadır. Topraklarda tuzlanma, alkalileşme, asitleşme, mineral besin elementi eksikliği, kirlenme, erozyon, sıkışma ve organik madde kaybı gibi kimyasal ve fiziksel problemler bulunmaktadır. Yapılan tahminlere göre bitkisel üretim altındaki toprağın %38'i bozulma sürecindedir. Bu süreç, su kaynaklarının kirletilmesi ile daha da olumsuz bir eksene oturmuştur.
  • Aşırı nüfus artışı, küresel ısınma ve kuraklık, Rusya-Ukrayna Savaşı'na bağlı olarak küresel hububata erişimin kısıtlanması, Rusya'ya uygulanan ambargolar nedeniyle gübrelere ve önemli kimyasal hammaddelere erişimin zorlaşması, enerji maaliyetlerinin katlanarak artması ve buna bağlı olarak enerji yoğun sektörlerin üretimi kısmaları, pandemide tedarik zincirinin kopması nedeniyle hammaddelerin tedariğinde yaşanan sorunlar, yüksek ormanların ve sulak alanların yok edilmesi, toprak erozyonu, çölleşme, sel baskınları, kıtlık, göllerin, derelerin ve ırmakların yağmalanması, yeraltı sularının çekilmesi ve kirlenmesi, sahil kenarındaki deniz sularının ve haliçlerin kirlenmesi, denizlere petrol dökülmesi, balıkçılıkta aşırı avlanma, deniz doldurularak kazanılan toprakların genişlemesi, zehirli atıklar, böceklerin ve zararlı bitkilerin öldürülmesinde kullanılan ilaçların zehirleyici etkileri, kentlerdeki aşırı kalabalıklaşma, yenilenemez kaynakların tükenmesi diğer önemli sorunlar olarak sayılabilir. Belirtilen durumlar suyu, toprağı, çevreyi ve dolayısıyla da gıda üretimini çeşitli şekillerde etkilemektedir. Küresel ısınmanın 2°C artması, günümüzdeki gıda sistemlerinin limitlerini zorlamaktadır.

*Tarım Bakanlığı raporundan alınmıştır.

Atıksu ve Çamur Analiz Sonuçları

Atıksuların kimyasal ve biyolojik arıtma olmadan ileri oksidasyonla çok kısa sürede geri kazanımı ile ilgili bazı analiz sonuçlarını,

 

Arıtma çamurlarının kurutma ve yakma olmadan %95'in üzerinde azaltılması, çamurdaki ağır metallerin giderim oranları ile ilgili bazı uygulamalar ve analiz sonuçlarını inceleyebilirsiniz.

İLETİŞİM

Adres:

NOVACS Teknoloji A.Ş.

İvedik OSB 1466 Cadde No:28

Yenimahalle

Ankara